باب: من
استعار من
الناس الفرس.
32. BİRİNİN ATINI ÖDÜNÇ İSTEMEK
حدثنا
آدم: حدثنا
شعبة، عن
قتادة قال:
سمعت أنسا
يقول: كان
فزع
بالمدينة،
فاستعار
النبي صلى
الله عليه
وسلم فرسا من
أبي طلحة يقال
له المندوب
فركب، فلما
رجع قال: (ما
رأينا من شيء،
وإن وجدناه
لبحرا).
[-2627-] Katade'den rivayet edilmiştir: Enes b. Malik'i şöyle derken
işittim: Medine'de bir düşman korkusu olmuştu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Ebu Talha'nın atını ödünç aldı. Bu atın adı "Mendub" idi. (Etrafı
kontrol edip) dönünce "Korkacak bir şey görmedik, bu atı da deniz (gibi
iyi koşar) bulduk" buyurdu.
Tekrar: 2820, 2857, 2862, 2867, 2908, 2968, 2969, 3040, 6033,
6212
AÇIKLAMA: Ariyet, din
terminolojisinde bir malın kendisini değil, menfaatini bağışlamaktır. Bu bağış
için bir süre belirlemek de caizdir. Ariyetin hükmü, ödünç alanın elinde iken,
izin verilen kullanım şekli dışında bir yolla telef olduğunda tazmin
edilmesidir. Alimlerin genelinin görüşü budur. Malikllerden ve Hanefllerden,
ödünç alanın herhangi bir kusur ve kastıolmadan telef olmuşsa tazmin
edilmeyeceği görüşü nakledilmiştir.
Konu ile ilgili birkaç hadis rivayet edilmiş olmakla birlikte,
bunlar arasında Buhari’nin kriterlerine uygun hiçbir hadis yoktur. Bu
hadislerin en meşhuru, Ebu Ümame hadisidir. Ebu Ümame, Hz. Nebi'in, veda
haccında şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Ariyet, sahibine geri verilir;
kefil tazmin eder." Bu hadisi, Ebu Davud rivayet etmiş; Tirmizı
"hasen" olduğunu, İbn Hibban ise sahih olduğunu söylemiştir.
Ben (İbn Hacer) derim ki: Bu hadisin tazmin yükümlulüğüne delil
getirilmesi kabul edilemez. Çünkü hadiste tazmin etmeye delalet eden hiçbir şey
yoktur. Zira Allah Teala, "Hiç kuşkusuz Allah size emanetleri ehline
vermenizi emrediyor" [en-Nisa 58] buyurmuştur. Emanet telef olduğunda geri
verilmesi (tazmin edilmesi) gerekmez. Evet dört hadis imamı Hasen(-i Basrı)
yoluyla, Semure'den "Kişi, aldığı malı sahibine geri verinceye kadar
tazminle yükümlüdür" hadisini nakletmişler; Hakim de bu hadisin sahih
olduğunu söylemiştir. Ancak Hasen-i Basri'nin Semure'den hadis dinleyip
dinlemediği konusu tartışmalıdır. Şayet bu hadis sabit ise fakihler
çoğunluğunun görüşü için delil olur. Allah daha iyi bilir.
"Bu atı da deniz bulduk": Asma'ı şöyle demiştir: At
hızlı koştuğu zaman ona "deniz" denir. Ya da denizin suyu bitmediği
gibi, onun da koşması bitmez. Bu hadis Cihad bölümünde tekrar gelecek ve orada
ayrıntılı olarak açıklanacaktır. (bkz.2820. hadis)
باب:
الاستعارة
للعروس عند
البناء.
33. GERDEK GECESİNDE GELİN iÇİN ARİYET iSTEMEK
حدثنا
أبو نعيم:
حدثنا عبد
الواحد بن
أيمن قال:
حدثني أبي قال: دخلت
على عائشة رضي
الله عنها،
وعليها درع قطر،
ثمن خمسة
دراهم، فقالت:
ارفع بصرك إلى
جاريتي انظر
إليها، فإنها
تزهى أن تلبسه
في البيت، وقد
كان لي منهن
درع على عهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فما
كانت امرأة
تقين
بالمدينة إلا
أرسلت إلي تستعيره.
[-2628-] Abdulvahid b. Eymen'den rivayet edilmiştir: Babam bana şöyle
anlattı: Aişe r.anha'nın yanına girdim.
Üzerinde beş dirhem değerinde, kalın bir gömlek vardı. Dedi ki: "Gözünü
kaldır da cariyeme bak. O, bu elbiseyi ev içinde giymekten utanır. Allah Resulü
hayatta iken benim böyle bir gömleğim vardı. Medine'de (zifaf için) süslenen
bütün kadınlar haber gönderip bu gömleğimi ödünç isterdi"
AÇIKLAMA: İbnü'l-Cevzı şöyle
demiştir: Hz. Aişe'nin bu sözü ile anlatmak istediği şey şudur: Müslümanlar ilk
dönemlerde sıkıntı içindeydiler. Sonraki dönemlerde Müslümanların değersiz
gördüğü şeyler, ilk dönemlerde çok kıymetliydi.
Bu hadisten, gelin için ödünç giysiler almanın teşvik edilen ve
eskiden beri yapılagelen bir şeyolup, kınanmayı gerektiren bir davranış
olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu hadis, Hz. Aişe'nin alçakgönüllülüğünü de göstermektedir. Onun
tevazu sahibi olduğu zaten meşhurdur.
Yine bu hadisten, Hz. Aişe'nin hizmetçilerine yumuşak davrandığı
ve onları azarladığı zaman da kinci olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine Hz. Aişe'nin kendisi ihtiyaç içinde olmasına rağmen, sahip
olduğu eşyayı kullanmak konusunda başkalarını kendine tercih ettiği, zenginlik
halinde bile sıradan elbiseler giyinerek tevazu gösterdiği ve cömertliğinin
herkesçe bilindiği anlaşılmaktadır.
باب: فضل
المنيحة.
34.BAĞIŞ YAPMANIN FAZİLETİ
حدثنا
يحيى بن بكير:
حدثنا مالك، عن
أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (نعم
المنيحة
اللقحة الصفي
منحة، والشاة
الصفي، تغدو
بإناء وتروح
بإناء).
حدثنا
عبد الله بن
يوسف
وإسماعيل، عن
مالك قال: (نعم
الصدقة).
[-2629-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edilmiştir: Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular: "Sütlü deve ve koyunu sütünden
faydalanmak üzere ariyet olarak birine vermek ne güzeldir. Sabah bir kova,
akşam bir kova süt verir."
Tekrar: 5608